Home / Gündem / CHP’li vekil yazdı AKP kurucusu paylaştı: Yüzde 90’ı kadınlarda

CHP’li vekil yazdı AKP kurucusu paylaştı: Yüzde 90’ı kadınlarda

Türkiye’nin Demografik Durumu ve Gelecek İçin Kritik Bir Uyarı

Ümit Özlale, Dünya gazetesi köşe yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki on yılı “Aile ve Nüfus On Yılı” ilan etmesinin ardından, Türkiye’nin hızla düşen doğurganlık oranlarına dikkat çekti. Bu, sadece sayıların değil, aynı zamanda ülkemizin sürdürülebilirliği ve sosyal yapısı açısından da önemli bir uyarıdır.

Türkiye'nin Demografik Durumu ve Gelecek İçin Kritik Bir Uyarı

AKP’nin Kurucusu Böhürler’den Destek ve Uyarı

AKP’nin kurucu isimlerinden Ayşe Böhürler, Özlale’nin yazısını paylaşarak, bu önemli uyarının toplumda karşılık bulması gerektiğine işaret etti. Erdoğan’ın açıklamasını, ülkenin demografik yapısına dair ciddi bir alarm olarak değerlendirdi.

Doğurganlık Azalmasının Ardındaki Derin Sorunlar

Özlale, Türkiye’de doğurganlık oranlarının 1.51 seviyesine gerilediğine dikkat çekiyor. Bu rakam, nüfusun kendini yenilemesi için temel gereken 2.1 oranının oldukça altında ve gelecekteki nüfus dinamiklerini ciddi anlamda etkileyebilir. Ancak mesele sadece nüfus sayısının azalması değil, asıl sorun; çocukların yaşam kalitesi ve kadınların toplumsal hayata katılımıdır.

Çocuk Sahibi Olmayı Engelleyen Toplumsal ve Ekonomik Faktörler

İstatistikler, özellikle şehirli, eğitimli ve işgücüne katılan kadınlar için çocuk sahibi olmanın büyük bir yük olduğunu gösteriyor. TÜİK’in 2015 Zaman Kullanımı Araştırması’na göre, kadınlar ev içi işlere erkeklerden yaklaşık 5 kat daha fazla zaman ayırmakta. Günlük ortalama 3 saat 31 dakika ev işleriyle ilgilenen kadınlar, erkeklerin sadece 46 dakika ayırdığı işleri üstleniyor. 2021 Türkiye Aile Yapısı Araştırması ise, bu işlerin %90’ına kadınların imza attığını ortaya koyuyor.

Çocuk Bakımına Yönelik Desteklerin Yetersizliği ve Sosyal Yük

Türkiye’de çocuk bakımına sağlanan maddi destekler, gerçek anlamda teşvik edici olmaktan uzak. Bir çocuğun aylık bakım masrafı birkaç bin lirayı bulurken, sağlanan destekler genellikle bu maliyetleri karşılamaktan çok uzak. Akademik çalışmalar da, nakit desteklerin doğurganlığı artırmadaki sınırlı etkisini gösteriyor. Bu destekler, zaten çocuk sahibi olan ailelerin maddi yükünü hafifletmeye yöneliktir ve yeni çocuk sahibi olmayı teşvik etmemektedir.

Sosyal ve Ekonomik Adaletsizlikler

Vergi sistemi ve gelir dağılımı da, demografik yapıyı etkileyen önemli faktörler arasında. Yüksek gelirli ve eğitimli aileler daha az çocuk yaparken, daha düşük gelirli gruplar daha fazla çocuk sahibi olmayı tercih ediyor. Bu durum, toplumda adaletsizlik ve sürdürülebilirlik açısından ciddi sorunlar doğuruyor. Az çocuk yapanlar, çok çocuk yapanları finanse eder hale geliyor ve bu sürdürülebilir değil.

Sürdürülebilir ve Bilimsel Çözüm Yaklaşımları

Gerçekçi ve bilimsel bir yol haritası olmadan, bu sorunların üstesinden gelmek mümkün değil. Yapılması gerekenler arasında; çocuk bakım altyapısının güçlendirilmesi, esnek çalışma saatleri ve aile dostu politikaların hayata geçirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve nüfusun kalitesine odaklanan kalkınma modellerinin benimsenmesi yer alıyor.

Ülkemizin Geleceği İçin Çözüm Önerileri

  • Ücretsiz ve ulaşılabilir kreşler ile okul öncesi eğitim imkanlarının artırılması
  • Çalışan anne ve babalara yönelik esnek çalışma saatleri ve destek politikalarının geliştirilmesi
  • Aile planlaması ve bilinçli ebeveynlik eğitimlerinin yaygınlaştırılması
  • Toplumsal cinsiyet eşitliği ve bakım sorumluluğunun paylaşımını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması
  • Çocukların eğitim, sağlık ve yaşam kalitelerini yükselten, yaşam boyu fırsat eşitliği sağlayan politikalar geliştirilmesi

Sonuç: Gerçek Bir Toplumsal Dönüşüm Şart

Türkiye’nin asıl sorunu, sadece doğurganlık oranının düşmesi değil; kadınların çocuk sahibi olmayı bir yük değil, tercih edilebilir kılacak bir toplumsal ve ekonomik altyapının oluşturulamaması. Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Aile ve Nüfus On Yılı” çağrısı anlamlıdır; ancak içeriği boş bırakılırsa, sadece bir temenni olarak kalır. Bu nedenle, bilimsel ve sürdürülebilir politikalar, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla hayata geçirilmelidir. Unutmayalım ki, bir ülkenin geleceği, nüfus sayısından çok, o nüfusu nasıl şekillendirdiği ve büyüttüğüyle ölçülür. Hedefimiz, her çocuğun mutlu, sağlıklı ve özgüvenli bir birey olarak yetiştiği, eşit haklara sahip bir toplum inşa etmektir.

Etiketlendi: