Home / Ekonomi / İmamoğlu kimin Brunson’ı

İmamoğlu kimin Brunson’ı

Türkiye’nin Bağımsızlık Yolunda Ekonomik Savaşları

Türkiye, her büyük adım attığında, önünde engel olarak ekonomik tetikçiler belirir. Bu güçler, ülkemizin bağımsızlık iradesini zayıflatmak, ekonomisini sarsmak ve milli kalkınma yolunu kesintiye uğratmak ister. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası yaşananlar, bu gerçeğin en somut örneğidir. Emperyalist güçler, Türkiye’ye karşı ilk saldırılarını ekonomik alan üzerinden başlattı. 80 öncesi yaşanan ekonomik krizlerin temel nedeni, uygulanan ambargo ve ekonomik abluka idi. Bu dönemde, ülkemiz dışarıdan gelen ekonomik baskılarla mücadele etmeye çalışırken, finansal bağımsızlığımızı kazanma yolunda önemli adımlar attık.

Türkiye’nin ekonomik açıdan en parlak dönemlerini yaşadığı, IMF’ye olan bağımlılığını geriletip kendi ayakları üzerinde durmaya başladığı günlerde ise, Gezi olayları ve benzeri hareketler ile ekonomik saldırılar yeniden yoğunlaştı. Bu süreç, Türkiye’ye yönelik dış güçlerin ekonomik manipülasyonlarının devam ettiğinin göstergesidir. Son yıllarda ekonomik saldırılar, döviz kurları, borsa ve faizler üzerinden ülkemizi hedef almaya devam ediyor.

Uluslararası Güçlerin Türkiye’yi Ekonomik Savaş Alanına Çevirmesi

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, Türkiye’nin iç güvenliği kadar ekonomisi de ciddi tehditlere maruz kaldı. ABD’nin rahip Brunson krizinde olduğu gibi, uluslararası güçler, Türkiye’nin milli iradesine ve bağımsız politikalarına karşı ekonomik hamleler yapmaktan çekinmedi. Andrew Brunson isimli ABD Deniz Piyadesi, 23 yıl boyunca Türkiye’de rahip kılığıyla faaliyet gösterdi. Darbe sonrası yapılan operasyonlar ve soruşturmalar neticesinde, Brunson’ın terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suçlar işlediği, casusluk yaptığı ortaya çıktı. Yargılama sonucunda, Brunson 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.

O dönemde ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’ye yönelik tehditleriyle gündeme geldi. Trump, Twitter’da yaptığı açıklamada, “Harika bir Hristiyan, aile babası ve müthiş bir insan olan Pastör Andrew Brunson’ın uzun tutukluluğu nedeniyle Türkiye’ye büyük yaptırımlar uygulayacağız” dedi. Aynı zamanda, dönemin Başkan Yardımcısı Pence de, “Türkiye, Brunson’ı serbest bırakmadığı takdirde ciddi ekonomik yaptırımlar uygulanacak” uyarısında bulundu. Türkiye ise, ülke çıkarları doğrultusunda boyun eğmedi ve Brunson’ı cezasını çekmeye devam etti. Ancak, ABD de boş durmadı; ekonomik açıdan Türkiye’ye ağır bedeller ödetti. Trump, 2019’da Fırat’ın doğusundaki Barış Pınarı Harekatı sonrası, “Çizilen sınırları aşarsam, Türkiye’nin ekonomisini yerle bir ederim. Daha önce bunu yaptım” diyerek, 2018 ekonomik saldırılarının temel sebebini açıkça ifade etti.

Türkiye Siyasetini Vesayet Altına Almaya Çalışan Güçler

Yüzyılın soygunu olarak nitelenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk soruşturmasının ardından, ekonomik saldırıların kaynağı ve amacı daha net ortaya çıktı. Özellikle, CHP’li isimlerin ve Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaşanan ekonomik kırılmalar, dış güçlerin manipülasyonlarının göstergesidir. 19 Mart sonrası, borsada değer kaybeden hisseler, doların en yüksek seviyelere ulaşması ve yurtdışına para çıkaranlar, bu sürecin iç yüzünü anlamamıza yardımcı oluyor. Paralarıyla Türkiye’nin iç politikasını dizayn etmeye çalışan güçler, daha önce ekonomik operasyonlar düzenleyenlerle aynı niyet ve amaçlara sahip. 2018’de Brunson’ın tutuklanmasına tepki gösteren ABD’nin, bugün İmamoğlu’nu kurtarmak isteyenlerin arkasındaki güçler kimlerdir? Bu kişiler, aslında Türkiye’nin bağımsız iradesine karşı yürütülen sinsi planların taşeronu konumundadırlar.

Sonuç: Bağımsızlık ve Ekonomik Güç Birliği

Türkiye, ekonomik saldırılara rağmen, iradesinden vazgeçmeden yoluna devam ediyor. Bu süreçte, milletimizin birlik ve beraberliği, dış güçlerin planlarını boşa çıkarmakta en büyük güçtür. Ekonomik saldırılar, Türkiye’nin güçlenmesine engel olamayacak kadar küçük ve geçicidir. Cumhuriyetimizin kazanımlarını korumak ve bağımsızlığımızı pekiştirmek için, iç ve dış tehditlere karşı duruşumuzu sağlam tutmalı, milli ekonomimizi güçlendirmeliyiz. Türkiye’nin gerçek gücü, milletimizin kararlılığı ve vatan sevgisidir. Bu bilinçle hareket ederek, dış güçlerin ekonomik tuzaklarını boşa çıkarmak mümkündür.

Etiketlendi: