Home / Ekonomi / Türkiye; tarihi, coğrafyayı ve Batı’yı şah damarından yakaladı. İşte mucizenin adresi burası. Bu nehir bizi okyanuslara taşır. Tek bir engel var, o da aşılacak. YPG’nin “oyalaması” bitecek. “İsrail Garnizonu” kapanacak.

Türkiye; tarihi, coğrafyayı ve Batı’yı şah damarından yakaladı. İşte mucizenin adresi burası. Bu nehir bizi okyanuslara taşır. Tek bir engel var, o da aşılacak. YPG’nin “oyalaması” bitecek. “İsrail Garnizonu” kapanacak.

Türkiye’nin Geleceğe Hazırlanışı ve Tarihsel Hamleleri

Bir kez daha vurgulamalıyız ki, Türkiye’yi bu büyük geleceğe hazırlamak, günlük tartışmalardan, iç ve dış çatışmalardan bağımsız olarak en önemli önceliğimiz olmalı. Kişisel çıkarlarımız ve ömürlerimiz, bu büyük tarih geçişinde belki küçük kalabilir; fakat bizler, bu kutsal yolculuğun bir parçası olmayı sürdürüyoruz. Toplumsal sorumluluğumuz, devlet ve kurumlara yüklenen yükü paylaşmak ve bireysel anlamda da milletimize, vatanımıza ve tarihimize karşı olan sorumluluğumuzu unutmamaktır.

Türkiye, Tarih ve Coğrafyada Şah Damarını Yakalamıştır

Gerçek şu ki, Türkiye, tarihi şah damarından yakaladı. Yeni coğrafya ve gelecek planlarını adım adım şekillendirirken, bölgesini sömürüp parçalayan Batı’yı da aynı biçimde şah damarından yakaladı. Bugün yaşadığımız her olay, trajedi ya da başarı, ya da girişim, bizim şah damarımız kadar yakınımızda ve doğrudan iç içe geçmiş durumda. Bu durum, bizim siyasi genetiğimizle bütünleşmiş, içselleştirilmiş bir gerçekliktir.

Hayatımızda Yeni Bir Dönem Başladı

Artık hiçbir şeyden uzak kalamayacağımız, mesafe koyamayacağımız bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu güç, bizi merkezde tutuyor; dünya sahnesinde aktif rol almamız kaçınılmaz hale geliyor. Hikâyenin ve coğrafyanın Türkiye’yi şah damarından yakalaması, onu her açıdan yeni bir döneme taşımaktadır. İşte bu mucizenin tam adresi, iki büyük nehrin buluştuğu noktadır; milletlerin, şehirlerin ve ülkelerin hafızası burada birleşir.

Bin Yılda Üç Büyük Sarsıntı ve İki İmparatorluk

  • Bin yıl boyunca üç büyük şok yaşadık.
  • İki büyük imparatorlukla karşılık verdik.
  • Ancak şimdi, üçüncü dalga ve üçüncü yükseliş dönemi başlıyor.

Geçmişte olduğu gibi, bu yeni yükseliş, büyük güç sıçraması ve tarihsel dönüşüm zamanıdır. Belki de, öncekilerden daha büyük bir güç patlaması ile karşı karşıyayız. Bu nedenle, siyaset, ekonomi, kültür ve kurumlar bu hazırlık ve yığınak çalışmalarına hız vermelidir. Çünkü, 21. yüzyılda yaşanacak bu büyük dönüşüm, insanlık tarihinin en sarsıcı ve en hızlı gelişen dönemlerinden biri olacaktır.

Geleceğe Dair Uyarılar ve Tarihin Doğru Yönlendirilmesi

Gerçeklikten kopanlar, hayaller ve idealler peşinde koşanlar, büyük savaşların başlangıç noktalarını ve sonuçlarını anlamadan, tarihin ve coğrafyanın gerçeklerini görmeden hüsranla yüzleşecekler. İnsanlık, güçlerin sıkışması sonucu büyük patlamalara, yeni güç ortaklıklarına ve büyük kırılma dönemlerine tanıklık edecektir. 21. yüzyılın en büyük sınavı, bu dönüşümün tam ortasında yer alan Türkiye ve bölge ülkeleri olarak bizim önümüzde duruyor.

Toplumsal Mobilizasyon ve Tarihin Akışına Teslimiyet

Bu büyük dönüşümde, toplumsal bilinç ve kitlesel mobilizasyon hayati önemdedir. Hiçbir güç, içerideki tartışmalar ve küçük hesaplar bu akışı durduramaz; engelleyemez veya yavaşlatamaz. O nehir sizi okyanuslara ulaştıracaktır. Bu nedenle, içerideki karmaşayı ve bölünmüşlüğü aşmak, tarih ve coğrafyanın size çizdiği yolu takip etmek zorundayız. Bugün Gazze’de yaşananlar, Pakistan-Hindistan savaşları, Suriye’deki gelişmeler ve Karadeniz, Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Doğu Afrika’daki olaylar, şah damarımıza o kadar yakındır ki, bunlar bizim kaderimizle iç içedir.

Batı’nın Güç Kaybı ve Yeni Düzen

İki yüzyıldır bizim önümüze set olan Batı’nın artık dayatacak bir gücü, harita çizecek bir imkan ve rejim değiştirecek güç kalmamıştır. Bu güçler, yüz yıl önce 23 ülke için yeni haritalar çizerken, bugün nerede olduklarını bile hatırlamıyorlar. Artık, iç savaş çıkarma, terör ve müdahale gibi eski araçlar işe yaramayacak; çünkü güç kaybını iliklerine kadar hissetmişlerdir. Güç kaybını iliklerine kadar hissettiler, ve bu yüzden Türkiye ile yakınlaşıyorlar. Suriye ile barış ve istikrar adımlarını hızlandırdılar, ambargoları kaldırmaya başladı ve ortaklıklar kuruyorlar. Avrupa ve bölge ülkeleri, İsrail’e mesafe koymaya, onun ihtiyaçlarını sorgulamaya başladı. Bu gelişmeler, bölgedeki yeni güç dengelerini belirleyecek önemli kırılma noktalarıdır.

İsrail’in Varoluş ve Güç Mücadelesi

İşte bu noktada, “İsrail Garnizonu”nun kapatılması zamanı gelmiştir. Bu, bölgedeki tüm savaşların ve çatışmaların temel kaynağıdır. İsrail’in varlığı ve bölgedeki savaşlar, bizim üzerimizde zincirler oluşturmaktadır. Suriye’deki savaşlar ve YPG terörü, bu zincirlerin en önemli halkalarındandır. Ancak, bu engeller kaldırılmadan bölgedeki barış ve istikrar sağlanamaz. Suriye’nin bütünlüğü ve ülke içi barış, İsrail’e karşı hesaplaşmanın temel taşlarıdır. Bu nedenle, bu sorunun köklü şekilde çözülmesi ve Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması şarttır.

YPG ve PKK’nın Oyalama Politikası

Yıllardır Türkiye ve Suriye’yi oyalayan PKK ve YPG güçleri, yeni güç matematiğinin ve uluslararası desteklerin azalmasıyla, eski güçlerini koruyacak alan bulamamaktadır. ABD ve Avrupa desteği azalmış, İsrail desteği ise artık yeterli olmamaktadır. Bu örgütler, savaş ve terör yoluyla varlıklarını sürdürmek isteseler de, artık yeni dönemde varlıklarını devam ettirmeleri mümkün değildir. Bu örgütler, eski güç ve mevzi kaybını fark etmişler ve varlıklarını sürdürebilmek adına yeni stratejiler geliştirmektedirler.

Türkiye ve Bölge İçin Çözüm Yolu

Bu sorunların temelden çözülmesi, bölgesel barış ve istikrar için şarttır. Suriye’nin bütünlüğü sağlanmalı, bölge ülkeleri ortak savunma ve ekonomik havzalar kurmalıdır. Bu adımlar, bölgeyi durdurmaya çalışan engelleri aşmanın ve yeni güç dengeleri oluşturmanın temel yollarıdır. Çünkü, Suriye’deki istikrar olmadan, İsrail’le hesaplaşma ve bölgesel barış mümkün değildir. Bu nedenle, bölgedeki tüm sorunların köklü çözüme ulaşması, yeni güç dengelerinin kurulmasıyla mümkündür.

Geleceğin Gücü ve Türkiye’nin Enyürek Sınavı

Bu tarihsel ve coğrafi dönüşüm, herkesin bir sınav verdiği büyük bir süreçtir. Bu sınavı geçemeyenler, tarihin akışına ayak uyduramaz ve bu büyük fırsatı kaçırır. Türkiye’nin, bu akışın merkezinde yer alması ve güçlenmesi, bölge ve dünya barışını belirleyecek en önemli adım olacaktır. Bu hareketle uyum sağlamayanlar, başarısız olacak ve bu büyük dönüşümden pay alamayacaktır. Dolayısıyla, herkesin kendi hesabını ve stratejisini bu büyük akışa göre düzenlemesi kaçınılmazdır.

Sonuç: Tarihin Akışına Teslim Olmak ve Yeni Ufuklar

Unutmayalım ki, o nehir sizi okyanuslara ulaştıracaktır. Bu nedenle, içerdeki karmaşayı ve bölünmüşlüğü aşmak, tarih ve coğrafyanın bize çizdiği yolu takip etmek, en büyük sorumluluğumuzdur. Bugün, bölgedeki gelişmeler ve yaşananlar, tarihin akışını hızlandırmakta ve yeni güç odaklarının oluşmasını sağlamaktadır. Türkiye, bu dönüşümün tam merkezindedir ve en büyük güç inşası yolunda ilerlemektedir. Geçmişte yaşanan büyük şoklar ve imparatorluklar gibi, şimdi de yeni bir yükseliş ve güç patlaması zamanıdır. Bu süreçte, herkesin uyanık olması, stratejisini doğru belirlemesi ve bu akışa uyum sağlaması gerekir. Aksi halde, bu fırsat kaçacak ve gelecek başka bir zaman dilimine kayacaktır.

Etiketlendi: